Kahramanmaraş’ta 6 Şubat 2023’te meydana gelip, ‘asrın felaketi’ olarak adlandırılan depremlere ilişkin çalışma yapan İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tuncay Taymaz’ın liderliğindeki Kocaeli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Serkan Irmak, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Arş. Gör. Ceyhun Erman ve Çinli bilim insanlarından oluşan ekip, meydana gelen 2 depremin fay hatlarında ‘süper hızlı yırtılma’ya neden olduğunu ve normalde etkilenmesi gereken alandan 35 bin 100 kilometrekare daha fazla bir alanı etkilediğini ortaya çıkardı.
YÜZDE 23 ORANINDA BÜYÜDÜ
Ekibin yaptığı simülasyonlarda; her 2 depremin de fay hatlarındaki kırılma hızının saniyede 5 kilometrenin üzerine çıkan ‘süper hızlı yırtılma’ya neden olduğu ve etkilenen alanın yüzde 23 oranında büyüdüğü belirlendi. Tespit edilen 35 bin 100 kilometrelik alanın büyüklüğü, yaklaşık olarak Diyarbakır, Şanlıurfa ve Adıyaman illerinin toplam büyüklüğü ile eşdeğer bir mesafeye denk geldiği görüldü.
Ayrıca ekibin çalışmalarında, 1893 yılında 7.1 büyüklüğünde deprem oluşturduğu bilinen ve Kahramanmaraş merkezli depremlerde kırılarak büyük hasara neden olan Erkenek fayının da kayıtlardaki 1893 depremini gerçekleştirmemiş olabileceği ortaya çıktı.
“KITASAL ÖLÇEKTEKİ EN BÜYÜK 2 DEPREM”
Çalışmalarla depremin yırtılma özelliklerinin simülasyonlarını çıkardıklarını belirten Doç. Dr. Serkan Irmak, “Kahramanmaraş depremlerinin oluşundan bugüne neredeyse 1 yıllık bir süre geçti. Acılarımız halen taze. Ancak bu 1 yıllık süre içerisinde bilim insanları olarak birçok dersler çıkarttık. Yaptığımız çalışmalarda birçok farklı ve ilginç sonuçlara ulaştık. Dolayısıyla bu çıkartmış olduğumuz sonuçlardan mutlaka dersler almamız lazım. Bu 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri ile ilgili yapmış olduğumuz son çalışma, dünyanın en saygın dergilerinden birisi olan Science dergisinde yayınlandı. Bu çalışmadaki ilginç özelliklerden bahsetmek gerekirse, bu son 125 yıl içerisinde meydana gelen kıtasal ölçekteki en büyük 2 depremden bahsediyoruz. Depremin yırtılma özellikleri çok ilginç. Normal koşullarda depremlerdeki yırtılma hızı saniyede 3,2 kilometre ile temsil edilirken; bu depremlerde yırtılma hızının yer yer saniyede 5 kilometre civarına çıktığını görmekteyiz. Tabii bu hız değişimi oluşan kuvvetli yer hareketi parametrelerini ve etki alanını da arttırmakta. Örneğin, bu yırtılma hızının değişimi olması gerekenden 35 bin 100 kilometrekarelik bir alanın daha fazla etkilenmesine yol açtı” dedi.
“EĞER SÜPER HIZLI YIRTILMAYI GÖRMESEYDİK…”
Kahramanmaraş depremlerinde 2 farklı yırtılma hızı tespit ettiklerini belirten Doç. Dr. Irmak, “Depremin yırtılma özelliklerinde 2 farklı yırtılma hızından bahsettik. Bunlardan birisi normal, geleneksel depremlerin çoğunda görmüş olduğumuz, ‘normal hızlı yırtılma’ dediğimiz saniyede ortalama 3 kilometre ve bunun altındaki yırtılma hızlarıdır. Bir de büyük hızlar var. ‘Süper hızlı yırtılma’ adını verdiğimiz, yırtılma hızının saniyede 4 kilometreden daha büyük veya saniyede 5 kilometre civarında ölçüldüğü hızlar var. Her 2 yırtılma hızının oluşan kuvvetleri ile hareket simülasyonunu yaptık. Elimizde bu depremlerden elde ettiğimiz gerçek kuvvetli yer hareketi kayıtları var. Bu kayıtlar ile ‘normal hızda yırtılma olsaydı?’ veya ‘süper hızlı yırtılma olmasaydı; nasıl bir kuvvetli yer hareketi parametreleri elde edecektik?’ sorularının cevabını aradık. Bunların modellemesini yaptığımızda şu sonuca vardık; süper hızlı yırtılma olan bölge veya depremin süper hızlı yırtılmaya sebep olması, etkilenen alanın her 2 deprem için hem birinci deprem hem ikinci deprem için toplamda etkilenen alanın yüzde 23 daha fazla olduğunu bize gösteriyor. Bu da yaklaşık 35 bin 100 kilometrekarelik bir alana karşılık geliyor. Eğer bu depremde bir ‘süper hızlı yırtılma’ görmeseydik 35 bin 100 kilometrekarelik bir alan toplam alandan düşülecekti, daha az etkilenecekti” diye konuştu.
“ERKENEK FAYI 1893’TE KIRILMAMIŞ OLABİLİR”
“Bunun yanı sıra 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde, birinci depremde özellikle kırılan 2 tane fay segmenti var” diyen Doç. Dr. Irmak, şöyle devam etti:
“Bunlardan bir tanesi, Malatya’ya doğru olan Erkenek fay segmenti. Bu segmentin 1893 yılında 7.1 büyüklüğündeki bir depremle kırıldığı kayıtlarda bulunmakta. Fakat yapmış olduğumuz gerilme modellemelerinde, bu denli bir kırılmanın olabilmesi için Erkenek fayının kırılmamış olabileceği sonucuna vardık. Bu da tabii önemli. Çünkü sismik tehlike çalışmalarında faylardaki kırılmalar, depremlerin oluş zamanları, depremlerin tekrarlama periyotları gibi parametreler de kullanılmakta. Bu açıdan bu bulunan sonuçlar oldukça değerli. Bundan sonraki süreçte yapılması gereken, bu üst düzey dergilerde yayınlanan makalelerdeki sonuçların il afet risk azaltma planlarına ve sismik tehlike çalışmalarına mutlaka entegre edilmesi. Bunların belki de yeni baştan düzenlenmesi ve yeniden sismik tehlike çalışmalarına başlanması olarak söylenebilir. Erkenek fayının 1893 yılında 7.1 büyüklüğünde bir depremle kırıldığı kayıtlarda var ama gerilme modellemesine baktığımız zaman; bu kadar büyük bir kırılmanın olabilmesi için o depremin olmamış olabileceği görünüyor. Dolayısıyla 1893’te Erkenek fayının, Erkenek segmentinin kırılmadığı veya kırılmamış olabileceği sonucu önemli. Sizin aslında kırılmış olduğunu düşündüğümüz bir segment kırılmadıysa; orada hala birikmiş bir enerji vardır. O segmentin büyüklüğü ve uzunluğu da önemli. Fakat o segment potansiyel bir deprem tehlikesi içermektedir. Siz aslında tehlikenin çok az olduğunu düşündüğünüz bir yerde aslında tehlike sizin tahmin ettiğinizden çok daha fazla olabilir.”